Dağın Yukarılarındaki Adam
Uzun bir yol vardır burdan karşı nehire.Yolun iki tarafında
sakuraları görebilirsiniz.Nehirden uzaklaştığınız vakit yol
sizi bir dağa götürür.Dağ bulutlardan oluşan bir taç
takmaktadır ki doğa ihtişam ile müziğini icra edebilsin.Dağın
tacının her bir parçası ayrı bir sanat ile işlenmiştir.Kusursuza
adım adım yaklaşan bu taç gören kişilerin ömürlerine bir
parça daha ekler.
Bu dağın
yukarılarında bir adam yaşar.Bu adam her sabah erkenden
kalkar.Keçileri vardır onun .
Keçilerinin yüzünde her zaman
tebessüm vardır , sanırım bundandır ki keçileri yörenin en iyi
sütünü verirler.Keçilerini sağdıktan sonra adam yüzyıllar
öncesine ait flütünü alır ve yassı kayanın üzerine
oturur.Yassı kayaya oturan kişi tüm ormanı ayaklarının artına
almıştır.Hatta oradan yolun sonunu bile görebilirsiniz.Yolun sonu
dediğim aslında nehirdir
Yolda giden
birisi yolun uzun olduğunu düşünür ancak yassı kayadaki adam
bilir ki yol kısadır.Bundan dolayı flütü ile büyülü nağmeler
çıkartır.Bu nağmeler yolda giden yabancıya yön verir ancak
yolda giden yabancı sesin nerden geldiğini bilemez.Halbuki göremese
dahi duyabilmektedir.Kafasını kaldırıp dağa bakar
anlamlandıramaz.Taç , dağın yukarılarındaki adamı gizler.
Günler
birbirini kovalar, mevsimler birbiri ardına geçer.Bir grup keşiş
yola çıkar.Dağın yukarısındaki adam keşişleri görür.Onlara
hiç duyulmamış bir nağme çalar ki onların yol ile olan bağı
pekişsin.Bunu yapar çünkü keşişler ruhun dinginliğine
ulaşmışlardır.Adam bilir ki ruh dinginliğini bulan kişiler
nağmelere daha derin anlamlar yükleyebilecektir.Keşişler bu
nağmelerden aldıkları ilham ile nehire giderler.Korkusuz bir
şekilde nehire kendilerini bırakırlar.Nehir onları sürükler.Belli
bir yerden sonra nağmeler onların peşini bırakır tamamen onlar
olur.Nağmeyi vücudunda hissederler bu nehrin sularında.
Dağın
yukarılarındaki adam sadece keçi besler çünkü keçi muhtaç
olmayan tek hayvandır.Aynı zamanda aciz bir hayvandır.Asla
kendisine dur diyemez ve kimseden yardım beklemez ancak onlar onun
flütüne itaat ederler.Çünkü yassı kayaya oturan adam öyle
emretmiştir.Onlar öylesine söz dinlerler ki sadece yere düşen
çiçeklerini yerler sakuranın.Bundan dolayı sabretmeyi
öğrenmişlerdir.Sabrettikleri her vakit bilirler ki sonunda zafer
kazanacaklardır.
Bir gün adı
bilinmeyen birisi yola çıkar.Yassı kayada oturan adam flütünü
çalmaz onu izler.Adam ilerler ve düşünür.Düşündükçe dağın
yukarılarındaki adamın ilgisini çeker.Adı bilinmeyen nehire
yaklaştığını hissettiğinde durur.Bir ağacın altına çöker.Bir
müddet orada bekler ve kusursuzluğu yakalamaya çalışır.Günler
geçer adam yerinden kıpırdamaz.Adam dört çiçek açışını
görür.Saçı ve sakalı o kadar beyazlar ki adamın herkes onu
yaşlı sanır.Lakin bu aldatmacadır, adam yaşlı görünür fakat
diridir.Nasıl ki kış altında saklarsa gerçekleri adam da saklar
saçının beyazında bilgisini.Adam her şeyi farkeder.Dağın
yukarılarındaki adam onun kendisini farkettiğini anlar aşağıya
inmez.Çünkü aşağıya inerse dağın yukarılarındaki adam olma
özelliğini kaybeder.Adı bilinmeyen kınından kılıcını çeker
ve kendisini öldürür.O bilir ki her açan çiçek bir gün
solacaktır.Yassı kayadaki adam ona o kadar saygı duyar ki kimsenin
duymadığı nağmeleri onun için çalar.O vakit çıkan nağmeleri
duyan ormandaki her ağaç boyunlarını yavaş yavaş eğerler.
Adı
bilinmeyenden sonra çok uzun bir süre boyunca yassı kayadaki adam
flütünü çalmaz.Oradan geçen ölümlüler adı bilinmeyen adamın
izini takip edip o nağmeleri tekrar duymak isterler ancak o çoktan
bakmayı kesmiştir yola.Artık dağın yukarılarındaki adam her
yerde adı bilinmeyen adamı görmeye başlar.
Bir gün yağan
yağmurların ardından dağın yukarılarındaki adam
dayanamaz.Yassı kayasına oturur ve flütünü çalmaya başlar.Flütü
o kadar güzel ve hisli çalar ki ölümlüler o etki ile sakuraların
altında kendi hayatlarına son verirler.Yassı kayadaki adam
yaptıklarının farkına vardığında çok geçtir.
Dağın
yukarılarındaki adam pişmanlığından dolayı kendi gözlerini
çıkartır.Çünkü ormanda adı bilinmeyen adamı göremeyecekse ne
anlamı vardır hepsinin?Yassı kayasına son bir kez daha
oturur.Flütünü çalar.Flütünü aralıksız olarak çalar.On
binlerce ölümlü sakuraların altında ölür.Nehir her ölümden
sonra yükselmeye başlar.Hatta o kadar yükselir ki dağın
yukarılarındaki adamın altına kadar gelir ancak dağın
yukarılarındaki adam hiçbirşey hissetmez ve kendisini nehre
bırakır.Çünkü o bilir ki başından beri nehirin hem içindedir
hem de kendisidir.
Yorumlar
Yorum Gönder